Gülsen Solaker
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in Millet İttifakı’ndaki aday krizi ile ilgili son açıklamaları Ankara’daki hareketliliği artırırken Millet İttifakı’nın geleceği kadar İYİ Parti’nin geleceğine ilişkin de soru işaretlerini artırdı.
Deneyimli bir sağ partili siyasetçi 2007’de DYP ile ANAP’ın Demokrat Parti çatısı altında birleşmesine dair görüşmelerin başarısızlıkla sonuçlandığı dönemi hatırlatıyor ve şunları söylüyor:
“DYP o dönem seçime yüzde 12-13’lük bir oyla girmişti. Ama bu birleşme işi suya düşünce partinin yüksekten girdiği ve artırabileceği oyu seçimde yüzde 5’e kadar düştü.”
DYP ile ANAP’ın DP çatısı altında bütünleşmesini öngören “merkez sağda buluşma” formülü teşkilatların birleşmesi, milletvekili aday listesi ve eski başbakan Mesut Yılmaz ile arkadaşlarının aday gösterilmesi konusunda çıkan bazı sıkıntılar nedeniyle yaşama geçirilememişti.
Şimdi gözler Millet İttifakı’nın yola nasıl devam edeceğine yönelirken, aynı zamanda siyasal tabanını tam olarak oturtmamış ve henüz hiç iktidar olamamış bir sağ parti olarak seçmenlerini konsolide etmemiş olan İYİ Parti’nin böyle radikal bir adımı neden atmış olabileceği ve geleceğinin nasıl olacağı sorularına yol açtı.
Kalaycıoğlu: Seçime çok adayla girilecek gibi
Peki bundan sonra altı partiden oluşan Millet İttifakı yoluna nasıl devam edecek?
Siyaset bilimci Ersin Kalaycıoğlu, altılı masanın bir koalisyonda buluşabileceklerini en başından beri düşünmediğini belirterek “Demokrasi üzerinde ulaşabilirler ama ondan sonra hükümet edebilmek ayrı mesele. Orada pazarlıklar ayrı olur” yorumu yapıyor.
Bundan sonra gelişmeler çok sıcak ve değişken olmakla birlikte seçime çok adayla girilmesini daha olası gördüğünü söyleyen Kalaycıoğlu, aslında hukuken Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın da yeniden aday olamaması gerektiğini aktarıyor.
Kalaycıoğlu, bu nedenle hukuk içinde kalınması durumunda Cumhur İttifakı’nın adayının da şu an kendisi için belirsiz olduğunu söyleyerek Millet İttifakı içindeki pazarlıkların sürmesinin de bir başka olasılık olduğunu belirtiyor.
Bu arada CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da Akşener’in sözleri üzerine TBMM’de yaptığı kısa açıklamada “Merak etmeyin, taşlar yerine oturdu” sözlerini kullandı.
Ancak altılı masadaki bir partinin üst düzey yetkilisi, CHP dışındaki diğer partilerin de artık İYİ Parti ile güven ortamını tesis edemeyeceğinin altını çiziyor.
İYİ Parti’nin 6 Şubat depreminde de önemli oranda sessiz kaldığını ve bunun da çok dikkat çektiğini hatırlatan aynı yetkili, İYİ Parti’nin aslında uzun zamandır bir yol ayrımında olduğunu, Kılıçdaroğlu’nun “beşli çeteyle mücadele” sözlerinin de İYİ Parti’deki bazı isimlerde büyük rahatsızlık yarattığını kaydediyor.
Tosun: İYİ Parti tabanın sosyolojisini iyi okuyamadı
Bu arada Akşener’in üslubu çok sert bulunan açıklamasının ardından sosyal medyada birçok İYİ Partili’nin partisinden istifa ettiğini duyurduğu ve istifa görsellerini paylaştığı gözleniyor.
Bu çerçevede sağ eğilimli yeni bir parti olarak seçmenlerini henüz tam olarak konsolide edememiş İYİ Parti’nin nasıl bir yol izleyeceği de merak konusu.
DW Türkçe’ye konuşan Siyaset bilimci Tanju Tosun, İYİ Parti’nin Türkiye’nin hem oy oranı hem de sosyal ve siyasal temsiliyet anlamında güçlü partilerinden bir tanesi olduğunu ancak oy desteği anlamında kitlenmiş bir parti olduğunu belirterek “Kendisini merkez sağda tanımlamak isteyen ama referansları ve toplumsal tabanı ve kadroları itibariyle milliyetçi sağ parti kimliği de baskın olan bir parti” diyor.
Kılıçdaroğlu’nun adaylığına İYİ Parti tabanının, teşkilatının ve parti elitlerinin azımsanmayacak bir kesiminin baştan beri karşı olduğunu hatırlatan Tosun, şöyle konuşuyor:
“Meral Hanım yüzünü parti tabanına, teşkilatına dönüp onların taleplerine duyarlı oldu. Belki kendi içlerinde tutarlılar ama İYİ Parti’nin ve Meral Hanım’ın çok iyi okuyamadığı bir İYİ Parti sosyolojisi de var. Yani milliyetçi seçmen önemli olmakla birlikte İYİ Parti tabanında Trakya’dan Akdeniz’e kadar kıyı seçim coğrafyasında kentli, liberal, seküler bir seçmen de var. Ve bu seçmen daha merkezci, kendisini Atatürkçü ve laik tanımlıyor ve geçmişte en az bir kez CHP’ye oy vermiş olan bir seçmen.”
İYİ Parti’nin dayandığı tek sosyolojinin Kılıçdaroğlu’na karşı çıkan milliyetçi taban olmadığını tekrarlayan Tosun, “Eğer bu sosyoloji de devam edecekse tabi rakibi MHP de var. Dolayısıyla İYİ Parti ancak ve ancak iktidara geldikten sonra o kitlenin taleplerini maddi ve manevi anlamda ödüllendirme suretiyle güçlenebilir. Muhalefette kalarak devamlı büyümesi zor henüz ideolojik bir parti olmadığı için. MHP’yle karşılaştırıldığında böyle bir çıkmaz içinde İYİ Parti” diyor.
Tosun bu nedenle İYİ Parti’nin altılı masadan kalkmasını parti açısından bir hata olarak gördüğünü kaydediyor.